Global anlamda sanayi devrimi sürecinde fabrikaların kurulmasıyla hukuk dünyasına giren iş hukukunun iç hukukumuza yansıması, Cumhuriyetle birlikte gerçekleşmiştir. Avrupa’nın yaklaşık 300 yılda tamamladığı sanayi devrimlerini 10 yıl gibi çok az bir zaman diliminde gerçekleştiren Cumhuriyet rejiminin, iş ve sosyal güvenlik hukukunu iç hukuka özgülemeye başlaması da yine Cumhuriyet’in ilk yıllarına rastlamakta, bu tarihten itibaren de gerek Anayasal düzeyde gerekse uluslararası anlaşmalarla mevzuatı geliştirilmekte, gelişen mevzuat hükümleri somut uyuşmazlıklara uygulanmaktadır. İş hukukunda, hâkim olan tek tarafın (işverenin) uygulamayı kendi lehine çevirmesi ve zayıf konumda olan tarafın (işçi) korunması gayesiyle uyuşmazlığın tarafları dışında devletin de iş uyuşmazlıklarının işçi menfaatli çözme baskısı, iş hukuku uygulamalarına yarı kamusal nitelik kazandırmakta, sosyal güvenlik alanındaysa sosyal güvelik tedbirlerini yakın geçmişe kadar tekel olarak kullanan devletin mevcudiyeti nedeniyle sosyal güvenlik uygulamaları daha ziyade kamusal nitelik kazanmaktadır.
EKİBİMİZ, gerek iş hukuku uygulamalarında gerekse sosyal güvenlik hukukunda meselenin mahiyetini kavrama ve vasıflandırmada efektif yol ve yöntemler kullanmakta, bu alanlardaki bilgi ve tecrübesini, ücret alacağı, prim alacağı, ikramiye alacağı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri, yıllık izin ücretleri, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, işe iade davaları, sendikal haklardan doğan alacaklar, toplu iş sözleşmelerinden doğan alacaklar, Basın İş Kanunu ve Deniz İş Kanunu’ndan doğan davalar ile hizmet tespiti ve prime esas kazancın tespiti dava türlerine hasretmekte, bu konuda iş sahiplerinin ihtiyaçları doğrultusunda maksimum katkı sağlamayı amaçlamaktadır.